GÜMÜŞHANE DİL KÜLTÜRÜ
Bu Gümüşhane dili nedir Emice,
Dur bah anlatim size Güzelce,
Önce kelimeleri dizelim Dizmece,
Şimdi gelsin sözler söylim Şivecemizce,
Emiçe bah hele işte geliyor Gümüşhanece....
Gümüşhane dili ile başlayalım Söze,
Yer altından kaynayan suya bizde denir Göze,
Değirmende kömbe ehmeğini gömerler Köze,
Gümüşhane tatlısı var Pestil ile Köme,
Bizimkiler hastalanınca ortalığın derdi der hekime,
Emice ne bilem ki yaz gele mengüde...
Gümüşhaneli'den dua ve beddua örneği
Gümüşhaneli söz tutan çocuğa alkış etti dedi ki,
Uşağım ah vah demeyesin
Anan baban nurda yatsın,
Allah saçın sayısı kadar ömür versin
Gökten zembille ine yerde toplayasın.
Uzandığın dallar altın olsun
Göğsün yara, İşin zora, Rızkın dara,
Yoklsulluk sana, Gelmesin İnşallah diye alkışladı...
Gümüşhaneli şimdide söz tutmayıp kendisine
çemşüren çocuğa gargış etti dedi ki,
Uşağım çemşürme bene gudurdun gene,
Niye yüreyimi yarisin seni gidi hergele,
Hıdırgen olma sen gel bir eme yara git malları yay
Yoksa gargış eder derim dikilesin Okuna,
Kızdırma beni şimdi başlarım babanın Goruna,
Suratın döküle de seni gidi töremeyesin
Babanın kökünü zuğhumlana da ağza davun çıksın,
Adın bata kıtırın gele boyun posun devrile diye gargışladı.
Gümüşhaneli şimdi de eskilere daldı
eskilerden birkac örnek cümle aldı ve dedi ki.
Pallikle hollikle at gitsin anlamında,
Ben ne bileyim bennem diye söylenir anında,
Ne hoş olurdu çalhama yapmak soğuk gözenin başında,
Eskiden loğ gındırlardık torpah evlerin damında,
Hani azını diye söyleriz ya tam bir sevgi tadında,
Sahoyluk dururdu herzaman kapının ardında,
Uzun ince değnek denilen mastanın modulu vardı ucunda,
Meşur ehmeyimiz kete külçe golot da var yanında,
Sironu erişteği de unutmayalım hamur işi tadında,
İşte sizlere bazı örnekler vereyim dedim Gümüşhane bazında...
02_GÜMÜŞHANECE SÖZLER
Şimdi gelelim Gümühanece sözlerin: Konumuna,
Bizde Rafa: Terek, Samanlığa: Merek,
Gevşek olunca:Haltek,Kekemene deriz: Peltek,
Torpah kayası: Kesek, İspatolaya benzer: Cemek,
Hayvan gübresinden yapılır: Tezek
Manda ya: Medek, Medek yavrusuna: Gedek,
Yontulmuş ağaca bizde derler: Mertek,
Yarpah,Torpah,Körpü,Ehmek,
Hele yeri gardaş durma seyirdek,
Hay oğul Gümüşhanede işte böyle söylenir: Neydek...
Ekin taneleri: Den, Ot bağı: Kem,
Lahana: Kelem,Keşke yerine:Keşkem,
İpliğin kalını: Gırnap,Gırnapın kalını: Siçim,
Bir nevi kilime biz deriz: Cecim, Abim olur benim: İçim,
Gadam hele ordan bir kuşburnu ver kana kana içim,
Uzun ince ağaç: Sırık,İsal olunca deriz oldum: Tırik,
Tavuğun kücüğüne: Ferik, Duman bacası: Horik,
Sabun eridi kaldı: Bikırtik,Çok küçüğe: Bipırtik,
Pis boğaza deriz: Hırtlik,
Az olunca: Bitike, çok az olunca: Bicimcik,
Gadam Gümüşhanece anlaşıldı mı şimdik...
Taş kırıntıları: Hıbar, Git yatağına da: Zıbar,
Kötü niyetimiz yok ki Salataya biz deriz: Hıyar,
Kelebek bizde: Kepenek,
Büğük sinek: Bügelek, Küçük tepe: Tümsek,
Köre biz deriz kor: Çok karanlık olursa: Korbagor,
Çok tuzlu ise olmuştur: Şor, Ekin destesine deriz: Zor,
Oçak ayı: Zehmeri, Aşçı'ya deriz: Keyfeni,
Samı olur: Eğrimli, Yuvarlak bizde: Değirmi,
Emice Gümüşhanede böyle söylenir öyle deyilmi?...
Gambura: Guzzik, Danaya: Mozik,
Kısa: Gollik, Kalın: Gobtik,
Sağlam: Kip,Dayanıklı:Mökkem,Gösterişli: Görkem,
Doğruya: Sahi, Gerçeye: Essah, Çamaşıra: Esvap,
Pişmemiş: Diri, Halaya: Bibi, Akrabaya: Biribiri,
Gön: Deri, Çekeçeğe deriz: Gelberi,
İnceye: Cılız,Kele: Cıbız, Yoksula: Cıbıl,
Çan: Cıngıl, İdare lanbası: Tıngıl,
Zayıfa: Çıldır, Gecen yıla deriz: Bıldır,
Emice bilimisin Gümüşhaneye görestim kaç yıldır...
Düğme deliği: İlik, Yırtığa deriz: Dilik,
Naylon ayakkabı: Kalik, Çam kozalağı: Gıldik,
İdrara: Sidik,Yıkanmaya: Çimdik,Kediğe: Pisik,
Keçi yavrusu: Gıdik,At yavrusu: Kurik,İt yavrusu: Gudik,
Hızmetci: Pestik, Saklanmaya: Sindik, Kayıp olmuşa: Yitik,
Karıştırmaya: Didtik, Buğda haşlaması: Hedik,
Ağır: Hök, Elenmiş toprak: Höllük, Hahif olunca: Yeylik,
Mal Davarın toplandığı yere biz deyirik: Berlik
Yer sileceği: Sürgüç, Çok gezen kadına biz deriz: Sürtük,
Emice Gümüşhanece söylensin diye ortaya sürdük,
Topaçın büğüküne: Kınkırık, Küçüğüne: Fınfırık,
Kadın önlüğü: Peştambal, Tembele deriz: Beytambal,
İneğe seslenme: May may, Emekleyen çocuğa deriz: Day day,
Çatala: Yaba, Anneye: Aba, Yolu yoksa düşer: Sapa,
Çuvala:Harer,Bana göre:Bana garer, Kerti: Bayat,Hola deriz: Hayat,
Tarla yemişi: Kahmut,Çayır yemişi: Çemlik,Yeşilde olur: Yemlik
Dut kurusu: Çemiç, Üzüm kurusu: Çişmiş, Elma kurusu: Kak,
Emice şivemizin tamamı Gümüşhane web siteleride hele bibak,
Böcüre: Kaç, Fakire: Aç, Süt kabına: Parkaç,
Eskiye: Hıllik, Yeniye: Cıcık, Memeye: Cicik,
Bez parcası: Çaput, Paltoya deriz: Kaput,
Bataklığa: Zalak, Kuraklığa: Çorak,
Kolluğa: Kolçak, Kolu eyri: Çolak,
Ekin biçme el aleti: Orak, Yaya yoluna deriz: Yolak,
Emice gel hele çok yorulduk biraz cık soluklanak,
Dövmek için:Seksendik,Kızınca Sinirlenip: Heslendik,
Ecük, Çücük, demek: Çoluk, Çocuk demek, Çokluk: demek,
Türlüye: Tevür, Yufkaya: Fetir, Hızlı atmaya ise deriz:Savur,
Tahıla: Zahra, Demir sapan: Cılga, Gelincik çiçeği: Gılla,
Kapı kancası: Zırza, Gevezelik etme: Dırla,
Çite: Çeper, Çalıya: Çipil, Kire: Pasak, Çöpe: Zibil,
Ekin yığını: Hugul, Toz torpah kirliliğine ise deriz: Gubur,
İşte Sizlere anlatmak istediğim Gümüşhanece budur....
ALİ AYDIN ÇAMBAŞI
Etiketler:
EKSTRA SAYFALAR,
Gumushane dili sivesi,
Gumushanece
GÜMÜŞHANE ŞİVESİ ALFABETİK SIRA
- Abrul :Nisan ayı
- Abu :Bu
- Acuh :Azıcık
- Ağulanma: Zehirlenmek
- Ağuz: İneğin doğum sonrası ilk sütüyle yapılan yiyecek
- Ahbun: Hayvan gübresi
- Ahırı :Sonuçta
- Alaf :Ot, saman
- Aluç :Yabani dağ meyvesi
- Allasan :Allahını seversen anlamında yalvarma nidası
- Alıştırmak :Tutuştumak
- Allalem: Galiba, herhalde
- Anik: Ekşimemiş hamur
- Arustag :Tavan
- Atlet :Fanila
- Avara :Kasım ayı
- Ayahlaran :Ayaklarına kapanayım
- Ayam :Hava
- Baca: Evin tavanı
- Bardabaş: Boş gezen
- Balak:Ayı yavrusu
- Bana garer: Bana göre
- Behe, beye Vücuttaki iz, ben
- Bi tevür :Bir türlü
- Bügelek: Büyük sinek
- Bıldır :Geçmiş yıl
- Bibi :Hala
- Bitike:Bir parça
- Bicimcik :Bir parça
- Bipırtik :Bir parça
- Boynuk :Boynu eğri
- Burç :Ağacın ince dalları
- Buymak :Üşümek
- Besleme :Evlatlık
- Cavramak :Bir işi yapmak için gayret göstermek
- Cıgızlamak :Oyunbozanlık etmek
- Cimcik :Çimdik
- Cızlavut :Lastik ayakkabı biçimi
- Cağ: Örgü yapılan demir çubuk
- Ceğet :Eylül ayı
- Camuş :Manda
- Cıcık: Yeni
- Cecim :Bir çeşit kilim
- Cıbıl :Yoksul
- Cıbız :Kel
- Culluk :Hindi
- Cılbırı: Bir çeşit çorba
- Cıllıp :Fazla (yağ)
- Cılı: Zayıf
- Cırıt atmak :Koşarak uzaklaşmak
- Cimcikleme: Cimdik atma
- Cıt:Uç, kenar
- Cücük: Civciv
- Cıngıl: Çan
- Çalhama Ayran
- Çaput: Bez parçası
- Çar :Çarşaf
- Cırnak :Tırnak
- Çedene: Küçük kurut
- Çemiç: Dut meyvesi
- Cegert :Güz ekininin çimlenmesi
- Çemkürmek: Birine karşı gelmek
- Cılgar :Sulama suyununu tarlada serbest bırakılması
- Çiğit: Çekirdek
- Çimmek: Yıkanmak
- Çit :Yazma
- Darış :Geniş olmayan, dar olan
- Davun: Zehir
- Dadah :Çoçuk yemeği
- Dirgen: Yaba
- Davar: Koyun sürüsü
- Dehre: Küçük balta
- Dek :Şeker pancarı
- Densiz: Usulune göre davranmayan
- Deyha :İşte orada
- Deynek: Odun çubuk
- Dınmak :Koşmak gelmek
- Didmek: Karıştırmak, yünü gevşetip açmak
- Doluhmak: Ağlayacak duruma gelmek
- Düğlemek :İliklemek
- Düğe: Doğurmamış inek
- Eğiş :Hamur kesme aleti
- Ecük cücük: Çoluk çocuk bez
- Elbezi: Peçete olarak kullanılan
- Emice :Arkadaş, dost,amca
- Emelli :Güçlü, kuvvetli
- Erfene: Masrafları ortak paylaşılan ziyafet
- Eke :Çok bilen, çok konuşan
- Esvap: Çamaşır
- Evermek: Evlendirmek
- Eşgere :Aşık,aşikar
- Essah: Gerçek
- Fenikmek: Bağırarak yalvarma
- Farşa: Edepsiz kadın
- Ferik: Küçük tavuk
- Fınfirik :Çocuk oyuncağı. Topaç
- Fışkı :Hayvan gübresi
- Foturaf: Fotoğraf
- Fetir :Yufka
- Gabala: Götürü iş
- Gedek: Manda yavrusu
- Gaga :Çocuklar için kullanılan yiyecek
- Gejgere :Hayvan gübresi taşımaya yarayan tahta kasa
- Gaygana: Hamurdan yapılan bir ceşit yiyecek
- Gayhı :Kızak
- Gayış: Kemer
- Gayle: Dert, sıkıntı
- Gazel: Dökülen ağaç yaprakları
- Gıcır :Yeni
- Gıldik: Koyun, keçi gübresi
- Gırevi :Çiğ, kırağı
- Gızıllanma: Bir şeyi çok arzu etme
- Goldik: Kuyruğu kesilmiş hayvan
- Gor :Ata, cet
- Görem :Güya
- Gudu: Küçük çukur
- Gulk: Kuluçkaya yatan tavuk
- Günnükçü :Yevmiyeyle calışan
- Güzelcenem: Güzelce
- Gada: Büyük ağabey
- Garsuk :Karın etleri
- Gollik: kısa
- Gıgırt: Kancalı odun, omuzluk
- Gilevlemek: Bileylemek
- Gındırlamak: Yuvarlamak
- Gınıhmak: Arzulamak
- Gırgıt: Cimri
- Gızırik: Kızarmış
- Gıyılı: Tepsi
- Gobal: Değnek
- Gobça: Düğme
- Gocik:Mont
- Goç: Ekim ayı
- God:Ölçü birimi
- Gogles: Salyangoz
- Golot :Yağlı kete
- Goşgoz :Tarla yemişi
- Gorbagor :Sütü bozuk
- Gön: Deri
- Göresmek: Özlemek
- Gudik :Köpek yavrusu
- Gugul :Başlık, bere
- Gurut: Piramit şeklinde kurutulmuş yağurt
- Guzzik: Kambur
- Güğüm :Bakır su kabı
- Gumbuz :Yumruk
- Gücük: Şubat ayı
- Güllap :Menteşe
- Gavut: Unun kavrulmuş hali
- Gendüme: Dibekte dövülmüş buğday
- Gıdik: Oğlak
- Gıcıt :Küçük öküz arabası
- Gılla: Gelincik çiçeği
- Gıdılıç: Serçe parmağı
- Gavar: Su arkından tarlaya açılan ağız
- Gırnap: Küçük ip
- Ğasmuh: Ağaç kıymığı
- Ğılevlenmek: Bilemek
- Ğınıhmah: Şiddetle arzulamak
- Ğırçıllı: Püsküllü
- Ğırtıl: Otlak ücreti
- Ğurut: Yoğurt kurusu
- Ğavut: Kavrulmuş
- Hayf: Öç, intikam
- Halbuysam: Halbuki
- Harmutlamak: Ilık hale getirmek
- Halastar: Bakır kova
- Haltek: Gevşek
- Haşıl: Yerel bir yemek
- Haşa :Büyük çuval
- Hayat: Hol
- Harer :Çuva
- Helke :Kova
- Herk:Sürülmüş, ekilmemiş tarla
- Herslenmek: Kızıp bağırmak
- Hevlek :Tarlanın küçük parçalara ayrılması
- Hıdırgen :Yerinde duramayan
- Hışır :Kırık dökük
- Hırtlik: Bol, çok (boğaz)
- Hıllik: Eski
- Hızanlık etmek: Aç gözlülük etmek
- Hoho: Canavar, hortlak (çocok için)
- Horik :Baca
- Hotelek: Gırtlak çıkıntısı
- Hozan:Biçilmiş tarla
- Hök: Ağır
- Hörelenmek: Sinirlenip karşı gelmek
- Hökür hökür:Hüngür hüngür
- Hugul :Yığın
- Huşgi :Hayvan gübresinin kurutulmuş hali
- İçerlemek: Alınmak
- İki cannı :Gebe
- İşmar: İşaret
- İştik: İşte
- İg :Yün eğirme aleti
- İstikan: Çay bardağı
- İşik: Gömlek
- İt dirseği: Arpacık
- Kelgür :Süzgeç
- Kevyeni: Becerikli
- Kefter: Kötü, çirkin
- Kem: Çayır otundan yapılmış bağ
- Keşgem: Keşke
- Kırız: Kesilmiş, yolunmuş
- Kırtik: küçülmüş parça sabun
- Kip :Sağlam
- Kıskılamak: Köpekleri kapıştırmaya çalışmak
- Kınkız: Oyunda kazananın mağluba vurduğu yumruk.
- Kızırik :Çok yanmış
- Kiraz: Haziran
- Kurun: Hayvanların su içtiği, aynı zamanda tahıl yıkanan çeşme
- Kopçik :Sap kısım
- Köstüre :Bıçak, nacak gibi aletleri bileme taşı
- Koz :Kuzu barınağı
- Kurik :Tay
- Kurun: Çeşme önlerinde su ile dolu kanal
- Küt: Felç
- Kuz: Kuzey
- Külek: İçine yağ konulan tahta kap
- Kuşt: Şişlik
- Kahmut: Tarla yemişi
- Kal: Olgunlaşmamış
- Karakış: Aralık ayı
- Kavurga: Kavrulmuş buğday
- Kav :Kibirli, gururlu
- Katık: Ayran
- Kalik: Ayakkabı
- Kartol: Patates
- Kelem :Lahana
- Kersen: Kurut ezilen tahta leğen
- Kesilim :Güzelim
- Lülük: İbriklerin su akıtılan kısmı
- Löküz: Gazla yanan lamba
- Lepüstek :Yassı, düz
- Loğ: Bacalardaki toprağı sıkıştıran silindir taş
- Lığ: Sel ile gelen kum
- Mabeyn :Salon
- Mal: Büyük baş hayvanlar için kullanılır.
- Mangur: Hayvanların boynuna takılan ağaçtan yular
- Manzilik :İnce bulgur
- Masta: Büyük değnek
- May: Sığıra sesleniş
- Megel: Çapa yapılan alet
- Meşebe: Su kabı
- Medek :Manda
- Mıngır: Para
- Möhkem: Kip, sağlam
- Mozik: Erkek dana
- Merek: Samanlık
- Mertek :Kalın ve uzun ağaç
- Mıh: Çivi
- Miltan: Gömlek
- Motor: Traktör
- Musmar: Büyük çivi
- Nahır: Sürü
- Nacati: Necati
- Napisin: Neyapıyorsun
- Nastik: Lastik
- Nedisin: Nediyorsun
- Nira. Lira
- Nedisin: Neediyorsun
- Orak: ayı Ağustos
- Omaç: Fındıklı çorba
- Ot ayı: Temmuz
- Öğür: Hayvanların çiftleşme hareketi
- Öllemek: Çocuğu uyutmak
- Ötenneri: Geçmiş günlerde
- Parlım: Bari
- Part: Buğday yığını
- Periktirmek: Ürkütmek
- Peşkir: El havlusu
- Pir: Odun dalı
- Pisik: Kedi
- Pürçüklü: Havuç
- Pahar: Çeşme
- Partal :Abartı
- Parduç :Fırın sileceği
- Peke: Oturulan alçak kaldırım
- Pestik :Hizmetkar
- Peytambal: Tembel
- Pin: Kümes
- Poşa: Gezgin, göçmen
- Salahana :Başı boş, serseri
- Sınıhçı: Kırık-çıkık işiyle uğraşan
- Sıvarmak: Sulamak
- Siron :yufkadan yapılmış bir çeşit yemek
- Siyam :Karış
- Sahoyluk: Ahır süpürgesi
- Sırımak: Yorgan dikmek
- Sitil: Küçük yoğurt kabı
- Soyha :Kötü, işe yaramaz
- Suluğ :Eski evlerde yıkanılan yer
- Süpürtmek :Kovalamak
- Şıtanmak :Birisine güvenmek
- Şor :Çok tuzlu
- Söve :Kapı çerçevesi
- Sufat :Yüz, çehre
- Sürgüç: Yerleri silmeye yarayan bez
- Sütlü :Sütlaç
- Şoğurt :Salya
- Şoşartmak: Abartmak
- Tar :Tavuk tüneği
- Tekne :Hamu yoğrulan tahta kap
- Teşt :Leğen
- Tekmük :Tekme
- Terek: Raf
- Tentene: Dantel
- Tevür :Türlü
- Tırkıç: Çit kapısı
- Tize :Teyze
- Tump :Tarlaları ayıran tümsek
- Tezmek :Hayvanların sağa sola koşuşması
- Tike: Bir parça, azıcık
- Tuluk :Yayık
- Uçkur: Bel lastiği
- Uşak: Çocuk
- Üstencelik: Üstelik
- Yamsulamak: Taklit etmek
- Yeylik :Hafif
- Yıngırlama: Yuvarlama
- Yazı: Kır, arazi
- Yuha :Sığıra sesleniş
- Yöreme Değirmende biriken un kalıntısı
- Zaarki Demekki
- Zehlenmek: Alay etmek
- Zemheri: Ocak ayı
- Zırha :Kilit
- Zibil Çöp
Etiketler:
EKSTRA SAYFALAR,
gumushane sivesi,
KELKİT GÜMÜŞHANE
İLİMİZ GÜMÜŞHANE
İLİMİZ GÜMÜŞHANE
Gümüşhane yöresindeki arkeolojik buluntular, yerleşik yaşamın M.Ö. 3000 yıllarına dek uzandığını göstermektedir. Bölgede bilinen ilk halk M.Ö. 2. binin ortalarında ortaya çıkan Azzi ve Hayaşalardır. Bu nedenle, Gümüşhane’yi de içine alan bölgeye Azzi-Hayaşa ülkesi deniyordu. Yine M.Ö. 2. binde Mezopotamya’dan gelen Assurlu tüccarların, Gümüşhane ve yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duydukları
bilinmektedir.
Hitit İmparatorluk döneminde de Gümüşhane çevresindeki gümüş yataklarının işletilmesiyle, bölge zenginlik kaynağı olma özelliğini sürdürmüştür. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra bölgeye Urartular hâkim olmuş, M.Ö. 8. yüzyıl sonlarına doğru Kimmer-İskit akınları başlamıştır. Bu dönemde halkın büyük çoğunluğu yerini yurdunu bırakarak güneye ve batıya doğru göçe başlamıştır. Daha sonra yöreye sırasıyla Medler, Persler ve Pontos Krallığı egemen olmuştur. M.Ö. 1. yüzyılda bölgede Romalıların hâkimiyetinin yayıldığı görülmektedir. M.S. 395’te Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde kalan Gümüşhane, M.S. 7. yüzyılda Bizans-Hazar askeri işbirliğine konu olan topraklar arasındaydı.
M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Arap egemenliğine giren bölge toprakları, sonradan yeniden Bizans egemenliğine girmiş, 11. yüzyılda Saltuklular tarafından fethedilmiştir. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Trabzon Rum İmparatorluğu’nu yıkarak yöreyi Osmanlı egemenliği altına almıştır. 7 Temmuz 1916’da Ruslar tarafından işgal edilen Gümüşhane, 15 Şubat 1918’de işgalden kurtarılmıştır.
Etiketler:
İLLERİMİZ,
TÜRKİYE VE İLLERİ
İLÇEMİZ KELKİT
TARİHİ : VII. Yüzyılda bu bölgeye gelen Peçenek Türklerinin birinin reisi olan Kilki Bey adına bu günkü Kelkit kurulmuştur. Daha sonraları Roma, Selçuklu, İlhanlı ve Akkoyunluların hakimiyetine girmiştir. 1916 yılında Ermeni-Rus istilasına u ramış, 17 Şubat 1918 günü düşman istilasından kurtulmuştur. Kelkit Trabzon iline ba lı iken 1925 yılında Gümüşhane iline ba lanmıştır.
COĞRAFİ YAPISI :
Kelkit, Doğu Karadeniz Bölgesinde; do usunda Köse İlçesi, batısında Şiran ilçesi, kuzeyinde Gümüşhane ili, güneyinde Erzincan ili ile çevrilidir. Rakımı 1412m.dir. Genellikle engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Tarıma elverişli olarak Özlüce Vadisi ve Koşmaşat Vadisi bulunmaktadır. Kelkit Çayı, Çimen Da larından çıkan ve Yeşilırmak’ı besleyen en büyük koldur. Kelkit iklim olarak Do u Karadeniz ile Do u Anadolu Bölgesi arasında bir iklim geçişi teşkil eder. Yazlar kurak, kış ve bahar ayları ya ışlı geçer.
NÜFUS :
Kelkit İlçesi 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre; köy nüfusu 44.420, merkez nüfusu 19.090 olmak üzere toplam nüfusu 63.510’ dur.
İDARİ DURUM :
Kelkit 1840 yılında ilçe haline gelmiş, halen 7 belde ve 77 köy kuruluşu vardır. Yerleşim genel olarak toplu haldedir. Nüfus yoğunlu u tarım arazisi üzerinde daha yo undur. Devlet ile halk arasındaki ilişkiler çok iyi düzeydedir.
SOSYAL DURUM :
Kelkit ilçesi Gümüşhane iline bağlı olmasına ra men Erzincan ili etkisinde kalmıştır. Özellikle yaz aylarında halk ba ,bahçe ve e lence yerlerinde hayat geçirmektedir.
EĞİTİM VE KÜLTÜR DURUMU :
İlçe merkezinde 1 lise, 1 imam hatip lisesi, 1 çok programlı meslek lisesi, 7 ilkö retim okulu olup, belde ve köylerimizde toplam 51 ilkö retim okulu vardır. Halkın e itimiyle ilgilenen halk e itim merkezi müdürlü ü olup, başta zilli kilim dokuma kursları olmak üzere çeşitli dallarda kurslar açılmaktadır. İlçe merkezinde ve Ünlüpınar beldesinde olmak üzere iki halk kütüphanesi vardır.
EKONOMİK DURUM :
Ekonomide büyük yeri tarım ve hayvancılık kaplar. İlçede genel olarak mera hayvancılı ı yapılmakta ise de, son yıllarda ahır besicili ine yönelik hayvancılık yapılmaya başlanmıştır. İlçemizin simgesi haline gelen zilli kilim dokumacılı ı da son yıllarda büyük önem görmektedir.
ULAŞIM :
İlçemiz Gümüşhane ve Erzincan illerine devlet yoluyla ba lı olup, Erzincan iline 76 km., tamamı asfalt, Gümüşhane’ye 60 km. olup, 10 km. stabilize, geri kalan kısmı asfalttır. Hemen hemen Türkiye’nin her tarafına otobüslerle ulaşım sa lanmaktadır. Bunun yanında Gümüşhane, Trabzon ve Erzincan İllerine günlük minibüs yolcu taşımacılı ı vardır. Ulaşım yönünden ilçenin herhangi bir sıkıntısı yoktur
01. DEREDOLU BELDESİ
DEREDOLU BELDESİ /
Balahor deresi vadisinde kurulmuş olup arazi yapısı dağlıktır.1997 nüfus sayımına göre nüfusu 1653’tür.Yüzölçümü 22.9 km² dir. Kelkit-Erzincan karayolu üzerende yer almasından dolayı ulaşım açısından mühim bir konumdadır. İlçe merkezine uzaklığı 12 km’dir. Beldenin içinden geçen derede çeşitli ve bol miktarda balık bulunması nedeniyle bu ismi aldığı rivayet olunmaktadır. Mahmatlı köyü idari statü gereği Deredolu Beldesi’nin bir mahallesi olmuştur. Beldede tarım ve hayvancılık dışında fazla bir gelişme görülmemektedir. Beldenin yakınlarında soğukluğundan dolayı Buz Mağarası ismi verilen bir mağara vardır. Rakımı 1540 metredir.18 Nisan 1999 tarihinde yapılan mahalli seçimlerde Önder Baş, Deredolu Belediyesi’ne ilk belediye başkanı olarak seçilmiştir.
Deredolu Beldesi Resimleri
02. GÜMÜŞGÖZE BELDESİ
GÜMÜŞGÖZE BELDESİ /
Kelkit’in tarihi itibariyle en eski yerleşim birimlerindendir. Kelkit’in kuzey-batısında kurulmuştur. İlçe merkezine uzaklığı 11 km’dir. Ünlü İspanyol gezgin Clavijo anılarında Gümüşgöze’den (Alansa) övgüyle bahsetmiştir. Alansa isminin “Ala Kilise” den geldiği rivayet edilmektedir. Salnamelerde Alansa’nın Gümüşhane sancağına bağlı bir nahiye merkezi olduğu yazılıdır.1849 yılı Salnamesinde Alansa nahiyesine bağlı 6 köy ve bir mahalle yerleşmesi bulunduğu,bunlarda 294’ü Müslüman,20’si Hıristiyan,toplam 316 hane nüfus yaşadığı yazılıdır. Yüzölçümü 45.3 km² dir. Belde yakınlarında işletilen zengin linyit kömürü yatakları bulunmaktadır.4 camii,4 kahvehanesi ve 4 de bakkalı mevcuttur. Belde içinde yer alan Fatih,Göztepe Mahallelerine ilaveten Kom (Özyurt) Mahallesi beldenin 5 km güneyinde yer almaktadır. Beldede tahıl tarımı ve mera hayvancılığı ön plandadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1650’dir. 2000 yılında kurulan Şengöze Spor Kulübü, amatör spor kulübü olarak tescil edilmiştir.300 haneli bir beldemizdir. Temel Kaya,18 Nisan 1999 yılı mahalli seçimlerinde ilk belediye başkanı olarak seçilmiştir.
Gümüşgöze Beldesi (Alansa) Resimleri
03. KAŞ BELDESİ
KAŞ BELDESİ /
Eski adı Terpüsek’tir. Terpüsek düzlük,ovalık yer anlamına gelmektedir. Düzlük bir alanda kurulmuştur. İlçenin doğusunda yer alır.1 camii,2 bakkalı ve 2 de kıraathanesi bulunmaktadır. Beldede özellikle kilim dokumacılığı gelişmiştir. Beldenin kuzey ve güney kısımları dağlarla çevrilidir. Beldede okuma yazma oranı %80 dir. Beldede 1960 yılında yapılmış olan 5 derslikli bir ilköğretim okulu bulunmaktadır. Kaş ismini,beldenin güneyindeki ormanın kaş şeklinde olması olmasından dolayı almıştır. Beldenin Kızılkilise mevkiinde kilise kalıntıları vardır. Koşmaşat deresi beldenin içinden geçer ve tarım alanlarının sulanmasında önemli bir role sahiptir. Belde,Kelkit’e 9 km uzaklıktadır. Su taşkınlarının ve içme suyu yetersizliğinin belirgin sorunlar olarak ön plana çıktığı beldede besicilik,nakliyecilik,tarım ve hayvancılığa dayalı bir ekonomik yapı mevcuttur. Göç veren bir beldemizdir.18 Nisan 1999 tarihinde yapılan mahalli seçimlerde Salih İlhan (1952), Kaş Belediyesine ilk belediye başkanı olarak seçilmiştir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1450’dir.250 haneli bir beldemizdir.
Kaş Beldesi (TERBİSEK) Resimleri
Etiketler:
03. KAŞ BELDESİ,
gumushane,
kelkit,
kelkit kas belediyesi,
KELKİT VE BELDELERİ,
resimleri,
tanitimi,
videolari
04. ÖBEKTAŞ BELDESİ
ÖBEKTAŞ BELDESİ /
Köse bucağına bağlı bir köy yerleşmesi durumunda iken Köse’nin ilçe olmasından sonra (1988) buradan ayrılarak Kelkit’e bağlanmış ve 1992 yılında da belde hüviyetini kazanmıştır.300 haneli bir beldemizdir. Halkevi,Fatih ve Esentepe Mahalleleri olmak üzere üç mahallesi mevcuttur. Fatih Mahallesi beldenin kuzeyinde,Esentepe Mahallesi ise beldenin güneyinde yer almaktadır. Koşmaşat deresi vadisinin güneyinde İkindi tepelerinin hafif meyilli etekleri üzerinde kurulmuştur. Köse ilçesi ve Bayburt ili köyleriyle sınır teşkil eder. Beldenin çevresindeki taş ocaklarından çıkan ve inşaat sektöründe yaygın olarak kullanılan taştan dolayı Öbektaş ismi verilmiştir. Bu taşın konut,mezar taşı ve minare yapımında büyük bir önemi vardır. Dolayısıyla beldede taş işçiliği gelişmiştir. Beldede sivil oluşum olarak,cami derneği ve okul derneğinin yanı sıra Öbektaş spor kulübü kurma çalışmaları da sonuçlandırılmıştır. Gençlerin büyük bir kısmı mevsimlik veya devamlı işçi olarak göç etmektedirler. Topraklarının %65’ini meralar oluşturmaktadır. İlçe merkezine 17 km uzaklıktadır. Kelkit-Köse-Bayburt karayolunun 1 km mesafede içeride yer alması,beldenin merkezi bir yerleşme olmasında etkili olmuştur. Beldede bir ilköğretim okulu,bir sağlık ocağı ve iki de camii bulunmaktadır. Eski ismi Gindeherek’tir. Bu ismi bataklık bitkisi olan “Gındıra” otundan aldığı rivayet olunmaktadır. Sulanabilen arazilerinin üzerinde şeker pancarı,fasulye,patates ve lahana tarımı yapılır. Beldede son yıllarda besicilik de gelişmiştir. Beldeye ait bir yaylanın bulunmayışı,beldede ahır hayvancılığının gelişmesine neden olmuştur. Nüfusu giderek azalan Halkevi köyü 1998 yılında Öbektaş Beldesi’nin bir mahallesi yapılarak buraya bağlanmıştır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1510 metredir.
Öbektaş Beldesi (Gindehrek) Resimleri
Öbektaş Beldesi (Gindehrek) Resimleri
05. SÖĞÜTLÜ BELDESİ
SÖĞÜTLÜ BELDESİ /
Bulunduğu bölgede merkezî bir konumda, Kelkit-Şiran sınırında,Kelkit Çayı’na katılan Hızır suyunun ağız kısmında kurulmuştur. Kelkit’in güney-batısında yer alır.550 haneli bir beldemizdir. Eski ismi İlaç’tır. İlaç isminin ise,Ernek yaylasından aldığı çeşitli bitkilerden ilaçlar yaparak dertlilere deva(ilaç) dağıtan bir doktordan geldiği rivayet edilmektedir. Daha sonraysa,yerleşim yerindeki söğüt ağacının çok olması nedeniyle isminin Söğütlü olarak değiştirildiği bilinmektedir. 1350 metre rakımı vardır. Akkoyunlu beylerinden Ferruhşâd Bey’in vakfiyeleri arasında bulunan Söğütlü,tarih boyunca önemini koruyan bir yerleşim birimi olarak karşımıza çıkar. Söğütlü,sulamalı tarım yapılabilen geniş topraklarıyla dikkat çeker. Bahar aylarında sel taşkınlarının tarım arazilerinin üzerinde olumsuz etkili olduğu Söğütlü Beldesi’nde yaşayan 450 aileden 300 kadarı tarım yanında hayvancılıkla da uğraşmaktadır. İnşaatçılık ayrı bir uğraş alanıdır. Beldede yaylacılık faaliyetleri büyük bir önem taşımaktadır. Her sene geleneksel olarak düzenlenen Ernek Yayla Şenlikleri büyük ilgi görmektedir... Söğütlü Belediyesi’nin tüzel kişiliği kararı 21.12.1996 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Beldede 2 maden suyu kaynağı tespit edilmiş olup değerlendirilmeyi beklemektedir. Söğütlü Beldesi’nin nüfusu 1997 sayımına göre 2424 olarak tespit edilmiştir. İlçe merkezine uzaklığı 18 km’dir.18 Nisan 1999 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Numan Kara,Söğütlü Belediyesi’nin ilk belediye başkanı olarak seçilmiştir
06. ÜNLÜPINAR BELDESİ
ÜNLÜPINAR BELDESİ /
Belediye örgütü 1975 yılında kurulmuş ve Ünlüpınar adını almıştır.370 haneli bir beldemizdir. Kelkit’in kuzeyinde yer almaktadır. İlçe merkezine uzaklığı 7 km’dir. İsgah deresi vadisinde kurulmuş bir yerleşim birimimizdir.1997 nüfus sayımına göre beldede 1690 kişi yaşamaktadır. Yüzölçümünün genişliği 41.6 km²dir. Su kaynaklarının bolluğuyla dikkat çeken belde,Ünlüpınar ismini de köy içerisindeki bir su kaynağından almaktadır. Eski ismi Pekün’dür. İsmi 1965 yılında Dedeyolu, birkaç yıl sonra da Gürpınar olarak tarihi kayıtlarda geçer. Ünlüpınar’ın gelişmesinde beldeden göçerek başka şehirlere yerleşen kişilerin yatırımları büyük rol oynamıştır. Gurbetçi hemşehrilerimizin yaptırdıkları lüks villa tipi konutlar beldeye adeta bir tatil köyü görünümü kazandırmıştır. Göç eden Ünlüpınarlıların beldeleriyle bağlarını kesmemeleri takdire şayan bir durumdur. Beldenin nüfusu yaz aylarında birkaç katına eriştiğinden büyük bir canlanma görülür. Beldeden yurt içinde ve yurt dışında hizmet veren çok sayıda lokantacı esnafı yetişmiştir. Bu haliyle son yıllarda en fazla göç veren yerleşim birimlerimizdendir. Geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ancak tarım topraklarının büyük bir kısmı sulama imkanından mahrumdur. Hayvan sayısı 300 büyükbaş,600 küçükbaş olmak üzere 900 civarındadır. Beldede 5 bakkal,1 berber,1 fırın 1kuyumcu,2 kasap,1 manav,5 kahvehane,3 lokanta bulunmaktadır. Kelkit’i Ünlüpınar üzerinden Gümüşhane’ye bağlayacak olan karayolunun (E97) açılarak işlerlik kazanması durumunda Ünlüpınar’ın stratejik önemine binaen gelişmesi daha da artacaktır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1600 metredir.
Ünlüpınar Beldesi Resimleri
Ünlüpınar Beldesi Resimleri
01. AĞIL KÖYÜ
1. AĞIL KÖYÜ
60 haneli bir köyümüzdür. İlçe merkezine uzaklığı 25 km’dir. Kelkit’in güneyinde Kelkit-Erzincan karayolu üzerindedir. Köyde küçükbaş hayvancılık yaygın olduğundan Ağıl ismini aldığı söylenmektedir. Doğusunda Balkaya köyü,güneyinde Örenbel köyü,batısında Kelkit yaylası ve kuzeyinde de Deliler köyü bulunmaktadır. Önemli geçim kaynağı olarak hayvancılık yapılmaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1730 metredir. Yüzölçümü 22.5 km²dir.
60 haneli bir köyümüzdür. İlçe merkezine uzaklığı 25 km’dir. Kelkit’in güneyinde Kelkit-Erzincan karayolu üzerindedir. Köyde küçükbaş hayvancılık yaygın olduğundan Ağıl ismini aldığı söylenmektedir. Doğusunda Balkaya köyü,güneyinde Örenbel köyü,batısında Kelkit yaylası ve kuzeyinde de Deliler köyü bulunmaktadır. Önemli geçim kaynağı olarak hayvancılık yapılmaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1730 metredir. Yüzölçümü 22.5 km²dir.
Etiketler:
01. AĞIL KÖYÜ,
agil koyu,
gumushane,
kelki,
KELKİT KÖYLERİ,
koyu,
resimleri,
tanitimi,
tarihi,
videolari
02. AĞLIK KÖYÜ
2. AĞLIK KÖYÜ
Kelkit’in en küçük köylerinden birisidir. Köyün kuzeyinde Eskiyol, Karacaören ve Günbatur köyleri, güneyinde Yarbaşı köyü,doğusunda Güllüce ve Kozoğlu köyleri, batısındaysa Güzyurdu Köyü bulunur. Köyün hayvancılık faaliyetlerinin yoğunluğu açısından bu ismi aldığı rivayet edilmektedir. Köyün deniz seviyesinden yüksekliği 1975 metredir. Köyün yüz ölçümü ise 5.6 km² dir. Köyün 30 civarında bir nüfusu vardır.
Etiketler:
02. AĞLIK KÖYÜ,
aglik,
gumushane,
kelki,
KELKİT KÖYLERİ,
koyu,
resimleri,
tanitimi,
tarihi,
videolari
03. AKDAĞ KÖYÜ
3. AKDAĞ KÖYÜ
Kelkit’in en güzel köylerinden birisidir. Modern görüntüsü ve lüks villalarıyla dikkati çeker. Aynı zamanda Akdağ Köyü çok sayıda göç vermiş bir köyümüzdür. Yurt dışında yaşan Akdağlılar köylerini unutmamış ve her sene gelerek Akdağ Köyünün güzelleştirilmesi için lüks villalar yapmışlardır. Köy ismini köyün yanında bulunan Akdağ’dan almıştır. Köy bu dağa yaslı bir tepenin eteklerinde kurulmuştur. Akdağ köyünün deniz seviyesinden yüksekliği 1850 metredir. Akdağ köyünün yüzölçümüyse 15.5 km² dir. Köyde 150 civarında kişi yaşamasına karşılık özellikle köyün yaz aylarındaki nüfusu artmaktadır.
Akdağ Köyü Resimleri
Etiketler:
03. AKDAĞ KÖYÜ,
akdag,
gumushane,
kelki,
KELKİT KÖYLERİ,
koyu,
resimleri,
tanitimi,
tarihi,
videolari
04. AKSÖĞÜT KÖYÜ
4. AKSÖĞÜT KÖYÜ
137 haneli, Kelkit’in en yakın köylerinden biridir. İlçe merkezine uzaklığı 2,5 km’dir. Kulüp adına tescilli bulunan Aksöğüt Demirspor Kulübü amatör futbol liginde mücadele etmektedir. Camii minaresi,kilise kalıntıları ve hamam kalıntıları tarihi eser olarak dikkat çekicidir. Eski ismi Germülü’dür. Aksöğüt ismini, köyün hemen yanındaki söğüt ağaçlarıyla ünlü bükten almaktadır. Köy,deniz seviyesinden 1380 metre yükseklikte olup,7.8 km² dir.
Aksöğüt Köyü (Germülü) Resimleri
Etiketler:
04. AKSÖĞÜT KÖYÜ,
aksgut,
gumushane,
kelki,
KELKİT KÖYLERİ,
koyu,
resimleri,
tanitimi,
tarihi,
videolari
05. ALACAT KÖYÜ
5. ALACAT KÖYÜ
Kalabalık bir Türkmen aşiretinden gelmektedir.60 haneli bir köyümüzdür. İlçe merkezine uzaklığı 13 km’dir. Rivayete göre,uzun yıllar önce köyde bulunan su kaynağına sahibi belli olmayan bir at gelmiş ve bu at alacalı(siyah-beyaz)bir yavru yapmış ve buna istinaden (Alaca at) Alacat ismini almıştır. Kelkit’in doğusunda bir köyümüzdür. Köy alanı düzlük, etrafı dağlarla çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1620 metredir. Yüzölçümüyse,11.1 km²dir.
Alacat Köyü Resimleri
Alacat Köyü Resimleri
ALAÇAT KÖYÜ TANITIM VİDEOSU BULAMADIK
Etiketler:
05. ALACAT KÖYÜ,
alacat,
gumushane,
kelki,
KELKİT KÖYLERİ,
koyu,
resimleri,
tanitimi,
tarihi,
videolari